Milli Gazete yazarı Ekrem ŞAMA kaleminden Haçlı Seferleri ve Kudüs
Şunu iyi kavramak gerekir:
Müslümanlar ne zaman birliklerini kaybetseler, buna mukabil Haçlılar ne zaman güç kuvvet kazansalar Haçlı seferleri düzenlenmektedir. İncelediğimiz zaman Haçlı seferlerinin en önemli ve nihai hedeflerinin Mukaddes şehirlerimiz olduğu görülecektir.
Miladi 1090’lı yıllarda İslam dünyası parçalı bir hal arz etmektedir.
Müslümanların devletleri birbirleri ile nizalı ve kavgalı durumdadır. Halifei Müslimin Mısır’da bulunmaktadır, lakin gücü kuvveti ve emrinde bir ordusu yoktur.
Bunu gören zamanın papası 2. Urban, Hıristiyan devletlerine harekete geçmeleri için telkin ve tavsiyelerde bulunup emirler göndermiştir.
Doğuda bulunan İslam yurtları ele geçirilmeli, zenginlik kaynakları işgal edilmeli, servetler batıya aktarılmalı, Mukaddes Şehirler ele geçirilmelidir. 1094 yılında bir araya gelen Haçlı devletleri hazırladıkları ordularla saldırıya geçtiler. O kadar büyük ordulara karşı koyacak bir İslam Birliği ve ordusu olmadığından İslam devletleri gerilla taktiği ile bir müddet oyaladılarsa da durduramadılar. Dalgalar halindeki Haçlı orduları hep yapageldikleri gibi, geçtikleri yerleri özellikle Anadolu’yu yaktılar, yıktılar, katliamlar yaptılar. Yağmaladılar, mahv u perişan ettiler. O kadar yamyamca ve gaddarca hareket ediyorlardı ki, öldürdükleri Müslümanların etlerini yiyerek besleniyorlardı. Hatta Fransız tarihinde yazıldığı gibi ordularına bilhassa Müslüman çocukların etlerini nasıl pişirip yiyeceklerine dair emirler yayınlıyorlardı.
4-5 yılda işgallerini geliştirerek, Urfa ve Antakya Krallıklarını kuran Haçlılar, 1099 yılında Mukaddes Şehirlerimizden Kudüs’ü işgal ettiler.
Şehirde müthiş katliamlar yaptılar. Müslüman, Yahudi veya kendi mezheplerinden olmayan Hıristiyanlara büyük katliamlar tatbik ettiler. Mescidi Aksa’ya sığınan yaklaşık 70 bin Müslüman’ı hunharca katlettiler. Mescidin içi kanla dolmuştu. Atları ile Mescidi Aksa’ya girdiler. Yine Fransız tarihleri, atları ile Mescidi Aksa’ya girdiklerinde, atlarının dizleri hizasına kadar Müslüman kanına battığını yazmaktadır. Haçlıların yaptığı katliam ve vahşet öylesine kanlı oldu ki, Haçlı ordusunda bulunan ve Kudüs’ün işgalini anlatan batılı tarihçiler bile, gördükleri katliam karşısında duydukları dehşeti ifade etmekten kendilerini alıkoyamamışlardır.
Hazreti Ömer Efendimiz bu şehri fethettiğinde bir damla kan akıtmamışken ve 460 sene barış ve huzur içinde yaşayan Kudüs’te, bunların işgalinde bu kadar kan dökülmesi çok ibretliktir. Kudüs’te bulunan bütün Mukaddes mekânlar yağmalandı. Kubbetüssahra ve Mescidi Aksâ’da bulunan paha biçilmez değerli eşyaların tamamı ya tahrip edildi yahut çalınıp götürüldü.
Kudüs Krallığı’nı kuran Haçlılar, daha sonraki yıllarda Kubbetüssahra’yı yıktılar, Mescidi Aksa’yı da kendilerinin ikameti için saray haline dönüştürdüler.
Maalesef sonra gelen Müslüman devlet adamlarından bazılarının, bu Haçlı seferlerinin Müslümanlara yönelik olmadığını, kan dökmek amacıyla da yapılmadığını, bunlardan ziyade medeniyet alış verişi gibi güzel neticeler doğurduğunu söyleyecek kadar bilgiden ve şuurdan yoksun oldukları görülebilmiştir.
Haçlılar ilk hedefleri olan Kudüs’ü ele geçirmişlerdi. Ama onların nihai hedefleri daha ilerilere gidip, Mekke ve Medine’yi de işgal etmek, Ka’be ve Mescidi Nebevi’yi yıkmak, Peygamber Efendimizin Ravzai Mutahhare’sini tahrip etmekti. Böylece İslam’ı tümden yok etmeyi hedefliyorlardı.
Bunun için hazırlıklara başladılar.
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Hacli_Seferleri_ve_Kudusun_isgali/25346#.VZUMCvntmko