İsrail Ordusu’nca korunan aşırı Yahudi grupların Mescid-i Aksa’nın avlusuna baskınları hız kesmeden devam ediyor. Dördüncü Netanyahu Hükümeti’nin (zamanla yarışan) Kudüs şehrini Yahudileştirme çabası benzeri görülmemiş yahudi yerleşiminin artmasına zemin hazırlıyor. Yerleşimci Netanyahu Hükümeti, bünyesinde aşırı İsrail partileri bulundurmaktadır.
İsrail Kudüs çevresinde ayırma(yanlızlaştırma) duvarı inşaatıyla büyük bir bölünme oluşturduktan sonra Kudüs’ü yahudileştirmek amacıyla çeşitli kararlar yayınladı. Bu karalardan en tehlikelisi ise Arap eğitimini yahudileştirme kararı olup ve Kudüs’te olmayan kişilerin işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan İsrail kurumları tarafından haciz edilen mal varlıklarını kapsayan ‘emlaklar kanunu’nu uyguluyor.
Kudüste ırkçı kanun paketinin uygulanmasında İsrail’in ısrarlarının olduğu söylenebilir. Öyle ki İsrail kurumları şehirde yaşamın her yönünde yahudileştirme uygulamalarına hakim kararlar alıyor. Şehrin yahudilere elverişli olması için degemografik (nüfus) dengesinin bozulmasına kadar değişiklikler yapıyor. Dolayısıyla Filistin’de Kudüs başkentinikurmak isteyen Filistinlilerin hayallerini tahrip ediyor.
Hükümetin siyaseti bağlamında Kudüs şehrinin yapılarını yahudileştirmek için Netanyahu Hükümeti aldıkları emlak kanunları uygulamasına başlama kararını kabul etti. Karardan önce eğitim sektörü yahudileştirildi ve birkaç yıl önce çalışmak ya da okumak için Kudüs’ten ayrılanların vatandaşlıkları iptal edildi. Bu kararın uygulanmasındaki amaç Kudüste 2020 yılında şehirde kudüslü arap nüfusunu %12 sini geçmemesini sağlayarak kudüslü arap sayısının azınlığa indirgimek.
Güncel Kudüs durumuna bakış sonrası, İsrail şehrin her köşesini zamansal ve mekansal olarak Yahudileştirmek için Yahudi yerleşimciliği faaliyetine devam etmekte ısrar ediyor. Kudüs’te İsrail siyasetini önlemek, sınırlamak için İslam ve Arap planlarının olması gerekir. Bu planlarla amaçlanan ise Kudüs şehrini, kültürel kimliğini, Arap, İslam ve Hristiyan dinlerinin karakteristik özelliklerini korumaktır.
Kudüslüler topraklarında pratik adımlara ve uygulamalara ihtiyaç olduğunu tespit ederek, İsrail’in normalleştirme yönünde herhangi bir adımını durdurmak için, İslam ve Arap piyasalarında yaygınlaşmaya başlayan ürünler üzerinde boykot yapmaya başladı. Aynı zamanda birçok Avrupa devleti İsrail ürünlerini boykot etti. Üstelik Mescid-i Aksa ön planda olarak şehrin karşılaştığı dini sembolleri ve tehditlere mali destek vermek için gerçek çaba göstermeye başladı. Kudüslülere ve tespit ettikleri projelerine yardım için imkanların varlığı devam ediyor. Arap ve İslam kalkınma fonları Kudüs’te birçok proje listesine ve İşgalci İsrail göstergelerinden uzak küçük projelerin inşasına destek veriyor.
Kudüs ve halkına destek vermek için belirli sloganlar ve başlıklar adı altında yürüyüşler planlanılarak İslam ve Arap caddelerinde tüm dünyanın dikkatini çekerek İsraili’in Kudüs’ü yahudileştirme girişimlerinden ve Kudüslüleri farklı bahaneler ve mazeretler göstererek yurtlarından uzaklaştıma projelerini gün yüzüne çıkarmış oluruz.Filistin halkı arasında sağlam bir inanç vardır ki o da bazı
Arap ve İslam ülkelerinin başta Türkiye olmak üzere Kudüs ve halkı için resmi ve halk düzeylerinde birçok yardım yapmalarıdır.